Avare Yıllar (Orhan Kemal) kitap yorumu - Ahmed Yasir Orman

Avare Yıllar (Orhan Kemal) kitap yorumu

Avare Yıllar

Yazar: Orhan Kemal (1914-1970)
Sayfa Sayısı: 135
Yayınevi: Tekin Yayınevi
Puanım: 8/10



Küçük Adamın Notları’ı serisinin ikinci kitabı Avare Yıllar. Orhan Kemal bu kitabında gençlik yıllarını anlatmış. İlk kitabı olan Baba evi’nde de çocukluk yıllarını anlatıyor. Tabi kitabı ben alırken seri olduğunu bilmeden aldığım için seriye ikinci kitapla başlamış oldum. Çok bir sorun olmadı. İlerleyen günlerde Baba Evi’ni de okuyacağım.
Bu kitapla birlikte yazarın nasıl gerçek bir şekilde toplumun en acı noktalarını dile getirdiğini anlayabiliyoruz. Yazarın kendi hayatı da aynı kitaplarındaki karakterler gibi zorlu geçtiği için her kitabını sanki kendisi yaşamış gibi yazabilmiş. Bu durum da yazarın realistliğine çok büyük  katkı sağlamış.
Kitapta bizi ortaokula giden ve futbol oynamayı çok seven bir Orhan Kemal karşılıyor. Orhan Kemal’in öyle okumaya pek niyeti olmadığı için daha çok yaptığı serserilikleri başka bir deyişle avare yıllarını okuyoruz. Belli bir süre sonra Orhan Kemal ve arkadaşları çalışmak istiyor ve bir dokuma fabrikasında çalışmaya karar veriyorlar. Tabi iş zor olunca hemen pes ediyorlar. Ardından arkadaşıyla İstanbul’un taşı toprağı altın diyerek  İstanbul’un yolunu tutuyorlar. Tabi umduklarını bulamayınca gerisin geri dönmek zorunda kalıyorlar. Bu sırada babası Beyrut’ta olduğu için ailesinin geçimi çok zor bir hal alıyor. Artık bir kuru ekmeğe muhtaç hale geliyorlar. Ardından annesi ve kardeşleri de Beyrut’a gidiyorlar ve Orhan babaannesiyle baş başa kalmış oluyor. Bu sırada ortaokulu da bırakıyor ve işler Orhan Kemal için iyice zor hale geliyor. Orhan Kemal fakirliğin nasıl bir şey olduğunu iliklerine kadar hissettiriyor okuyucuya. Böyle hayatın hayat olamayacağını gösteriyor biz okurlara. Tabi bunu gösterirken bazen Orhan Kemal’e de kızmadan edemedim. Ailesi o kadar okuması için teşvik etmiş sen ne diye bırakırsın ki gül gibi okulunu! Tabi gençlik yıllarındaki hal ve hareketlerine veriyoruz bu yaptığı akılsızca hareketlerini. Kim o yaşlarda mantıklı hareket etmiş ki zaten?
Kitabın sonlarına doğru Orhan Kemal’in 24 lira 95 kuruş ücretle fabrikada muhasebeci görevinde iş bulduğunu görüyoruz. Bu azıcık parayla babaannesine ve kendisine bakmaya çalışırken bir de fabrikadaki 14 yaşındaki bir kıza aşık oluyor. Babaannesi kızın işçi olmasından ötürü elalemin laflarından çekindiği için bu evliliğe razı gelmez. Elalem ne der? Hep bu sorudan çekmedik mi? Her şeyimizi elaleme göre yapalım derken ne mutlu olabildik ne de rahat bir hayat geçirebildik. Bırakalım biz milletin bizim hakkımızda yaptığı dedikoduları da biz kendi hayatımıza bakalım.

Neyse daha fazla kitabın içeriğine girmeyeyim diyecem de baya girmişim. En azından sonunu söylemeyeyim. Kitabın dili akıcı ve yalın. Zaten çok uzun bir kitap da değil. Şöyle rahatlıkla 2-3 oturuşta bitirilebilir. Tabi ben bu kitabı daha çok dışarıda okuduğum öyle hemen bitiremedim. Kitap elimde 5-6 gün kaldı. Herkese bu kitabı tavsiye ederim. Hatta direk yazarı tavsiye ediyorum. Şuana kadar Orhan Kemal’den 3 kitap okudum  ve daha da bu yazardan kitap okumaya devam edeceğim. Herkese bol okumalı günler dilerim.
Yazarın diğer kitabı 72. Koğuş'a yaptığım incelememi okumak için buraya tıklayabilirsiniz.

Blogumun instagram hesabını takip etmek istersen buraya tıklayabilirsin.

Yorum Gönder

0 Yorumlar